Bugünkü anlatacaklarım alt başlıklar halindedir.
Son günlerde harbiden kafamı boşaltıp gerçek anlamda düşünmeye başladım. Blog içerisindeki, yazdığım her içeriği insanlara atınca, onlarda bana "yazma şeklimi ve grammer hatalarından geçilmediğini" söylediler. Hikâyemi atınca da "bu hikâye değil" dediler bana. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de "tiyatro içeriği bunlar" demişlerdi. Bu gerçekler çok canımı yaktı.
Oysa ben içerik yazmayı ve onlarla alakalı işlerle uğraş vermeyi seviyordum düne kadar. Bugün gerçek anlamda düşünmeye başladım. Düşünceme göre ya "Artık bu acı verici gerçeklerle başa çıkmam mı gerekiyordu?" ya da "Eski mesleğe geri dönmem gerekiyordu?" Benim için iki seçenek vardı, bende daha çok acı vereni tercih ettim.
Bir diğer karın ağrısı ise, müzik ve ses temelli işler. Yaptığım süre zarfında ses işlerimi resmen alaycı bir şekilde beni alaya aldılar. Yaptığım hiçbir işi beğenmediler. Hatta bazıları "yapay zekaya seslendirt" veya "şan ve diyafram dersi al" dediler. Sondakini denedim ama bir türlü istediğim seviyeye gelmeyince delirdim zaten. Arkasından bıraktım.
Bu iki işten dolayı artık sesli işler yapmaya cesaret edemiyorum. Benden daha kötüleri, piyasada ününe ün katmışken, ben burada bu saçmalıklarla zaman öldürdüğümü fark ettim. Bu yüzden, bu üç iş artık kalıcı öldü benim defterimde. Üzülüyorum bu hobiler için zaman harcadığıma. Keşke demekten tiksiniyorum artık, o derece.