Bugünden itibaren “Japonya'nın Kötü Yanları Yazı Diziisi” serisiyle karşınızda olacağım. İzlediğim anime bitmediği sürece Japonya hakkında öğrendiğim bazı zorlayıcı gerçekleri sizlerle paylaşacağım. Umarım okurken keyif alırsınız.
Japonya’yı seviyorum; ancak sıkı çalışma saatleri konusu kesinlikle buna dahil değil. Japonya’daki sıkı çalışma saatlerini ve bu konudaki aşırı disiplin anlayışını pek çok kaynakta okudum ve izlediğim animelerde de gördüm. Japonlar iş hayatındaki disiplinleriyle öne çıksa da bu fedakarlık bazen fazlaca uç noktalara taşınabiliyor.
Özellikle anime ve müzik gibi yaratıcı sektörlerde çalışma saatleri, diğer iş alanlarına göre bile daha yorucu olabiliyor. Örneğin, bir müzisyen olmak istiyorsanız eve gitmeyi unutacak kadar çalışmanız gerektiğini sıkça duyabilirsiniz. Bu durumun emeklerin karşılığını verme gibi bir yanı var, ancak aynı zamanda evine bile gidememek fikri ürkütücü.
Kısacası, Japonya’nın çalışma kültürü ve disiplini bizim ülkemizdekinden oldukça farklı. Emeğe duyulan saygıyı görmek güzel olsa da bu durumun bazı yan etkileri olduğu da bir gerçek.
Japonya’nın mükemmel bir ülke olduğunu düşünsek de, ne yazık ki intihar oranları oldukça yüksek. İlk duyduğumda beni derinden etkileyen bu durumun, Japonya’nın uzun yıllardır çözmeye çalıştığı büyük bir sorun olduğunu biliyorum. Bazı Japonlar gurur veya toplum baskısı gibi sebeplerle zorluklar karşısında içinden çıkamadıklarında bu üzücü yolu seçebiliyorlar. Öte yandan, sıkı çalışma saatleri ya da verdikleri emeğin karşılığını alamadıklarını düşündükleri anlarda da çaresiz hissedebiliyorlar.
Bu durum gerçekten üzücü. Ancak Japonların, bu sorunun üstesinden gelebileceklerine inanıyorum. Zaman, doğru bir yaşam felsefesi ve yenilikçi çözümlerle bu oranları azaltabileceklerine dair umudum var. Tabii ki, bu sürecin Japon disipliniyle ilerleyeceğini de düşünüyorum.
さよなら!
Burası kendi evim
© 2024 Ayhan Gazi'nin Blogu. All Rights Reserved