Bunu gören herkes bana kızacak ama önce anlattıklarımı dinleyin. Zaten bana hak veriyor olacaksınız veya vermiyor da.
Bu yazıdan itibaren (Perşembe gününkü olan hariç) tüm yazılar artık saat: 21'de yayınlanacaktır.
Oyun geliştirme ve oyunlar ile yıllarca haşır-neşir olan bir insanım. Zamanı geldiğinde bende deli gibi oyunlar oynarım. Hatta bazen öyle dandik seviyede oyunlar görüyorum ki, içimden doktor bu ne? diyerek kendi kendime söyleniyorum. Oyunlar artık eskisi kadar kaliteli değil ve hatta daha çabuk ulaşılabilirlik yüzünden oyun tam bitmeden yayınlanıyor. Oyun içerisinde, oyundan atması, bölümlerin bitmemesi, oyunu bozma seviyesine gelecek kadar hatalar oluyor. Bu kadar tembel olmanız başına beladır. Bela çağırmakta hoş değildir ama yine de insanlar akıllanmayacak. Bunu yapmalarındaki ana sebep para. Başka bi'sebep yok.
Bir diğer karın ağrısı daha doğrusu kırbaçlanmayı hak eden mesele var. Artık oyunlar, grafiğe abanmaktan oyuna içerik eklemeyi unutuyor bu elemanlar. Yahu grafik görsem, açar anime, dizi veya film izlerim. Oyun demek, oyuncunun o oyunla etkileşime geçmesi demektir. Bir yıl önceki oyunu alıp bir iki şeyi değiştirip alın size oyun yaptık diyorsunuz. Siz insanların aklıyla alay ediyorsunuz ama sizde haklısınız onlar sizin için, zengin bir kaç züppeden başka bi'şey değiller. Ah, ah. Bu piyasadaki firmalar akıllanmaz. Eleştirmek ve sitem etmek sanki boşa ama yine de bir umutla yazıyorum.
Firmalar eskisi kadar risk almıyorlar. Çok fazla güvenli limanda kalmayı tercih ediyorlar. Aynı zamanda ellerinde kimin ne oynadığını, yüklediğini, ne kadar zaman harcadığını gösteren veriler var. Bu veriler sayesinde az emekle parayı cukkalamak daha çok kolay oluyor. Bu konudaki derdim tam olarak şu, oyun firmaları cesaretsizlikten çürüyecekler. Oyunların tek düze olması da bu piyasaya büyük zararları veriyorlar. O yüzden, zehirli mantar gibi çoğalıyorlar.
Bu piyasayı zehirli bir mantara çevirdiler. Oyunların artık çekilmez hale gelmesi çok kötü oldu. Eskisi gibi oyun oynamak zevkli bile değil. Bu saatten sonra Nintendo bile gelse kurtaramaz bu zehirli yeri. Oyun cenazesi derken harbiden de öyle. Buna cenaze dememin ana sebebi ise, lootbox ve kumara özendirmeleridir insanları. Umarım bir gün batarsınız, bu şaşalı günleriniz biter.
Oyun geliştiren bir ortopedi insanı olarak, bu piyasada bende varım dememi mi bekliyorsunuz? Aslında demeyeceğim, daha çok gömmek istediğim yerler var. Yok öyle büyük firmalara laf saydırıp sizi pas geçmek. Bağımsız firmalar, koskoca akıllıların(!) çöplerini temizlemekle uğraşsınlar. Normalde büyük firmaların yapması gereken işleri onların yapması. Hayat çok garip olduğu kadarda bir o kadar da iğrenç.
Indie ve Homebrew aynı terhanedir maalesef. Bu iki terimi Türkçe olarak çevirirsek, birincisi bağımsız iken, diğeriyse ev çalışması demektir. Bu iki terhanenin asıl amacı, tek veya 3-5 kişiyle birlikte bu zehirli pastadan pay çıkarmak ama bu sandığından daha zordur. Firtmalar ve akıllı insanlar sizi yer.
Bu yazı bu kadar. Oyun yapmak istiyorum diyorsanız, tekrar tekrar okuyun.
Burası kendi evim
© 2024 Ayhan Gazi'nin Blogu. All Rights Reserved